
Okullarda cep telefonu yasağı getirilmesi, Almanya'da hem onaylanan hem de şiddetle reddedilen güncel eğitim politikası tartışmalarından biridir. Böyle bir yasağı eleştirenler, bunun hem öğrencilere zarar vereceğini hem de daha geniş bir sosyal sorumluluğu ihmal edeceğini savunuyor. Okulların cep telefonlarını derslere dahil etmesine izin vermemek sadece dijital gerçekliğin inkarı anlamına gelmiyor. Aynı zamanda teknoloji şirketlerinin öğrenciler üzerinde giderek daha kontrolsüz bir etki yaratması anlamına geliyor. Öğrenciler, dijital teknolojileri özgüvenli ve sorumlu bir şekilde nasıl kullanacaklarını öğretmek yerine, sadece ticari platformların nesneleri haline geldikleri pasif bir role zorlanmaktadırlar.
Cep telefonu yasağıyla ilgili temel sorunlardan biri de hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin medya becerilerini zayıflatmasıdır. Giderek dijitalleşen bir dünyada gençlerin dijital alanlarda güvenli ve sorumlu bir şekilde gezinmeyi öğrenmeleri elzemdir. Kafamızı kuma gömüp cep telefonu bağımlılığı, siber zorbalık ve sosyal izolasyonun gerçek bir etkisi yokmuş gibi davranmak yerine, okul sistemi öğrencileri ve öğretmenleri dijital medya kullanımı konusunda eğitmek için hedefe yönelik önlemler almalıdır. Bu tür bir medya becerileri eğitimi, öğrencilerin siber zorbalık gibi internetin tehlikelerine karşı kendilerini silahlandırmalarına ve teknolojinin potansiyelini anlamlı bir şekilde kullanmalarına yardımcı olacaktır.
"Kuşbakışı politika" benzetmesi hiç de abartılı değildir. Almanya'daki eyalet parlamentoları cep telefonu sorununu yasaklarla "çözmeye" odaklanmaya devam ederse, öğrencilere dijital dünyada bağımsız ve güvenli bir şekilde hareket etmeleri için ihtiyaç duydukları araçları sağlamakta başarısız olurlar. Bu hem teknik erişim hem de bununla birlikte gelen sorumlulukla ilgilidir. Facebook, Instagram ve TikTok gibi platformların popülaritesi artmaya ve gençlerin dijital alanlarını karakterize etmeye devam ederken, okullar hareketsiz kalmaktadır. Gençlere bu platformları nasıl kullanacaklarını öğretmeyi reddetmek, ortaya çıkan zorluklarla yapıcı bir şekilde mücadele etmek için kaçırılmış bir fırsattır.
Öğrencilere siber zorbalığa karşı kendilerini nasıl güvenle savunacaklarını ve sosyal ağları sorumlu bir şekilde nasıl kullanacaklarını öğretmek, teknoloji kullanımlarını geliştirecek, özgüvenlerini ve bağımsızlıklarını artıracaktır. Bağımlılık, izolasyon veya zorbalık tuzaklarına düşmeden gerçek ve dijital dünyalar arasında nasıl gezineceklerini öğrenirler.
Sonuç olarak, cep telefonlarını yasaklamanın dijital dünyanın karmaşık sorunlarına bir çözüm olmadığı açıktır. Aksine, hem öğrencilere hem de bir bütün olarak topluma zarar veren bir cehalet davetidir. Eğitim sistemi kafasını kuma gömmek yerine, dijital dönüşümün zorluklarını medya becerilerini müfredata aktif bir şekilde entegre etmek ve böylece gençleri dijital geleceğe hazırlamak için bir fırsat olarak görmelidir. Ancak bu şekilde gençlerin aktif ve kendine güvenen ortak yaratıcılar yerine dijital dünya yolculuğunda yolcular haline gelmeleri önlenebilir.
Eğitim şirketi alfatraining'un Genel Müdürü Niko Fostiropoulos'un düşünceleri.
25.03.2025
Yazarın diğer makaleleri:
Verbieten oder befähigen? Der falsche Weg im Umgang mit Social Media und Jugendlichen
21.07.2025
Handyverbot an Schulen – Eine Nebelkerze konservativer Bildungspolitik
19.06.2025
Size ücretsiz tavsiyede bulunmaktan memnuniyet duyarız.
0800 3456-500 Pzt - Cuma günleri sabah 8'den akşam 5'e kadartüm Alman şebekelerinden ücretsiz.