16 yaşından küçükler için sosyal medya yasağı mı?

Yasaklamak mı, güçlendirmek mi? Sosyal medya ve gençlerle başa çıkmanın yanlış yolu
21.07.2025

Sosyal medya platformlarının gençler tarafından kullanımına ilişkin mevcut tartışmada, tehlikeli bir eğilim ortaya çıkıyor gibi görünüyor: manipülasyon ve dezenformasyonun gerçek faillerinden hesap sormak yerine, politik düzenleme girişimlerinin hedefinde potansiyel kurbanlar, yani genç kullanıcılar var. Ancak bu gerçekten doğru bir yaklaşım mı?

Sorumluluğu kim taşıyor, platform mu yoksa kullanıcılar mı?

Algoritmalarını dikkat çekmek, tüketici davranışlarını etkilemek ve hatta siyasi görüşleri şekillendirmek için kullandıklarından, sorumlu tutulanların platform operatörleri olmaması dikkat çekicidir. Bunun yerine gençler, yani halihazırda bu yapıların etkisi altında olanlar yasaklarla korunacak. Sorumluluktaki bu değişim adaletsiz ve aynı zamanda etkisizdir, çünkü nedeni değil semptomu hedef almaktadır.

Bu mantık tutarlı bir şekilde takip edilirse, sadece platformlara erişimin yasaklanması gerekmez, aynı zamanda aynı manipülatif mekanizmaları kullanan her türlü reklamın da yasaklanması gerekir. Neden gençlerin erişimi engellenirken yetişkinlerin algoritmalar tarafından manipüle edilmesine izin verilsin, oysa izlerini kaçınılmaz olarak bir sonraki nesle aktaracak olanlar tam da bu yetişkinlerdir?

Yasak kültürünün çelişkisi

Yasak çağrıları birçok soruyu da beraberinde getiriyor: Gençlerin, vücut imajlarını ve rol klişelerini yeniden üreten Germany's Next Top Model gibi reality şovları izlemesine de artık izin verilmemeli mi? Bu tutarlı olurdu. Artık sosyal ağlarda tüketmelerine izin verilmeyen içerikler hakkında akranlarıyla sohbet etmelerine izin verilmiyor mu? On altı yaşında oy kullanmalarına izin veriliyor ama sadece geleneksel medyadan mı bilgi alıyorlar?

Bu tür kısıtlamalar gençleri toplumsal söylemin önemli bir kısmından dışlayacaktır. Özellikle dijital medya katılım, değişim, eğitim ve dolayısıyla demokratik katılım için fırsat sunmaktadır. Öte yandan geleneksel medya genellikle tek taraflı kalmaktadır: etkileşim, diyalog ve katılım fırsatı eksikliği söz konusudur.

Medya yasağı yerine medya yetkinliği

Medyayı yasaklamak gibi kolay bir yolu seçmek yerine, daha zahmetli ama daha mantıklı bir yolu seçmeliyiz: eğitim, öğretim ve platformların demokratik kontrolü. Medya okuryazarlığı okullarda zorunlu ders haline getirilmelidir. Sosyal medyanın yansıtıcı kullanımı da mesleki eğitim ve üniversite derslerinde sistematik olarak teşvik edilmelidir.

Aynı zamanda siyasi çözümlere de ihtiyaç vardır: Avrupa'da neden kamuya açık sosyal ağlar yok? Neden uluslararası platformlardan tutarlı bir şekilde hesap sorma konusunda isteksizlik var? Meta veya TikTok gibi büyük şirketleri düzenleme korkusu, gençlerin dijital dünyaya erişimini engellememize yol açmamalıdır.

Demokrasinin dijital katılıma ihtiyacı var

Temel bir kararla karşı karşıyayız: Gençleri güçsüzleştirmek ve yasaklar yoluyla dijital kamusal alana erişimlerini engellemek mi istiyoruz? Yoksa onları bu dünyada kendi kararlarını verebilen, eleştirel ve aktif bireyler olmaları için güçlendirmek mi istiyoruz? İkincisi daha fazla cesaret, daha fazla eğitim ve daha fazla siyasi sorumluluk gerektiriyor. Ancak demokratik bir topluma yakışan tek yol da budur.

Eğitim şirketi alfatraining'un Genel Müdürü Niko Fostiropoulos'un düşünceleri.

21.07.2025

Yazarın diğer makaleleri:

Handyverbot an Schulen – Eine Nebelkerze konservativer Bildungspolitik

19.06.2025

Die Dummheit der Hilflosen: Warum ein Handyverbot an Schulen falsch ist.

25.03.2025

Size ücretsiz tavsiyede bulunmaktan memnuniyet duyarız.

0800 3456-500 Pzt - Cuma günleri sabah 8'den akşam 5'e kadar
tüm Alman şebekelerinden ücretsiz.

Bize ulaşın

Size ücretsiz tavsiyede bulunmaktan memnuniyet duyarız. 0800 3456-500 Pzt - Cuma günleri sabah 8'den akşam 5'e kadar tüm Alman şebekelerinden ücretsiz.